KUDUS

KUDUS

12 Eylül 2014 Cuma

Hayalin Ufkunda Bir Minber

   

            Burak duvarının biraz ötesinde camekan içerisinde yedi kollu bir şamdan sergilenir. Yahudiler, menora ismini veriyorlar bu şamdana. Som altından yapılmış şamdan, ilahi ışığı temsil ediyor Yahudi inancına göre. Hepsi bu değil.Bir değer atfediliyor bu şamdana. Mescid-i Aksa yerine yapılacak Süleyman Mabedini aydınlatacak bu şamdan. Mabedin sembolü olarak bir hayali kamçılıyor, bir rüyayı hatırlatıyor Siyonist zihinlere. Ne zaman görsem içimyanarak Nureddin Zengi’yi hatırlarım. İnsan, hayallerinin sınırlarına dahil. Birinsan ki üç hayali var; ümmetin birliğini tesis, Kudüs’ün fethi ve İstanbul’un fethi. Kudüs işgal altında. Kudüs’ün fethi ümmetin birliğinden geçer daima. Nureddin Zengi, Mısır, Suriye, Filistin topraklarında dağılan birliği tesis eder ilkin. Sonra yüzünü Kudüs’e döner. Kudüs, bir minber mesafesi. Bir minber yaptırır Nureddin Zengi,  ahşap bir sanat  harikası. Bir değer yükler minbere, Kudüs’ü fethedecek ve minberi Aksa’ya koyacaktır. Fethin sembolü olur, minber. Ömrü elvermez Kudüs’ü fethe lakin meşale yanmıştır bir kere. Kudüs hala bir minber mesafesi. Selahaddin Eyyubi, yalnız bir devleti, bir tahtı değil aynı zamanda bir hayali de devralır. Minber, Selahaddin’in omuzlarında bir emanet gibi taşınır.  Ait olduğu yerdedir. Fetih  şimdi tamamlanmıştır.

          Muhayyilenin kazanımları bedel biçilemez kıymettedir. Bir muhayyileden sadır olan hayal; bir sembol, bir remz olarak maşeri vicdana mal olunca fethin yolu açılıyor.

          Ne minber yaptıran Nureddin, ne minberi devralan Selahaddin; Müslümanlar muhayyilenin perdesini kapattılar. Fatih, önce muhayyilenin perdesini aralayabilendir. Bir kutlu süreçtir fetih, hayalden remze; remzden fethe yol bulan.  

          Biz Müslümanlar, Kudüs’ü yeniden muhayyilenin malzemesi kılmak zorundayız. Muhayyilenin yani şiirin, edebiyatın, sanatın, sinemanın konusu. Kudüs bir hayal olarak zihinlerimizi fethetmeli ilkin. Sonra ortak muhayyilede bir remze dönüşmeli. Hakikate giden yol muhayyileden geçer, unutmamalı. Ve dahi hatırlamalı minber inince sahneden, şamdana yer açılır.

         Bugün Müslümanlar, Kudüs’le  sıhhatli bir ilişki kurabilmiş  değil. Kudüs, taşınması zor bir yük; çözümü imkansız bir problem; geçilmesi gereken birengel olarak algılanır ve kabul edilirse; ellerimizden kayıp giderken arkamızı dönüp yürüyebiliriz demektir. Bu problem odaklı bakış açısı yanlış bir dili de beraberinde getirmektedir.  Bu öğretilmiş dil sayesinde Kudüs, ya kan ve gözyaşının öznesi ya zulmün nesnesi haline getirilmiştir.

         Yeni bir dile ihtiyacımız var bugün; Sanatın diline Edebiyatın diline. Şiire söyletmeliyiz Kudüs’ü; romana hikayeye ; resme dökmeliyiz Kudüs’ü; tiyatroya,

sinemaya. Çocuklarımıza Kudüs masalları anlatabilmeliyiz. Masaldan sinemaya sanatın her dalında birinci sınıf eserler ortaya koyabilmeliyiz. Evrensel dil olan sanatın diliyle konuştuğumuzda, Kudüs, evrensel bir remze dönüşecektir.Kudüs, Aşkın, adaletin, estetiğin, erdeminsembolü haline geldiğinde;özgürleşecektir.

             

                                                                                                 Hilal Söylemez

           




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder